Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM’nin 79. Genel Kurulu için gittiği New York’ta, Türkevi’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan özetle şunları söyledi:
KATİLE HAK ETTİĞİ ÜZERE DAVRANILMALI: (Netanyahu’nun BM Genel Kurulu’nda konuşma yapması) Filistin’de soykırım yapmış bir hatalının BM çatısı altında yer alabilmesi nitekim utanç vesilesidir. Bu, vahşice katledilen bebeklerin, çocukların, annelerin, babaların BM vazifelilerinin, gazetecilerin ve daha nicelerinin anılarına ihanettir. Mazlumla zalimi, katille maktulü ayıramayan ve her birine hak ettiği muameleyi yapamayan bir sistem, çürümeye yüz tutmuş demektir. BM Genel Kurulu ya o katile hak ettiği üzere davranır ya da bu utanç verici durum BM tarihine bir kara leke olarak geçer.
BM’YE REAKSİYON: BM, savaşları tedbire misyonunu yerine getiremeyen, kimseye kelam dinletemeyen, kendi görevlilerini dahi koruyamayan ve onları öldüren İsrail’den hesap soramayan bir durumda. BM Genel Sekreteri Gueterres ile yaptığımız görüşmede bana kayıp sayısını verince hakikaten çok şaşırdım. BM, güçlünün haklı olduğu bir nizama bekçilik yapan bir yapıya dönüşmüş ve fonksiyonelliğini yitirmiş durumdadır. Mevcut tertipte BMGK’nın dokunulmaz beş üyesi, istediğini zalimce yapabiliyor. süreksiz üyelerin rastgele bir işlevi yok. Pekala bu daimi üyeler nerelerden? Asya, Avrupa, Amerika… Müslüman ülkelerden hiçbiri yer almıyor. Afrika, Japonya üyelik istiyor. Pekala yer var mı, yok. Avrupa’dan Almanya istiyor. Almanya’ya da yer yok. Türkiye olarak biz de istiyoruz. Bize de yer yok. Niçin? Haklı talebimize devam edeceğiz. Sayın Guterres de yaptığımız görüşmede bize hak verdi ancak bu hakkı teslim etmek üzere bir güçleri, imkânları da yok.
İSRAİL HAYAL GÖRÜYOR: (İsrail’in Lübnan saldırıları) İsrail bir hayal görüyor, onu gerçekleştirmek için bölgemizdeki halkların ömürlerini kâbusa çevirmeyi de göze almış üzere görünüyor. Vaktinde Hitler de bir düş görmüştü ve çeşitli milletlere mensup halklara kâbus yaşatmıştı. Sonuçta gördüklerinin bir düş olduğunu net bir biçimde anladı. Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek.
GELEN GİDENİ ARATMASIN: (ABD seçimleri) Temennim odur ki gelen gideni aratmasın. Zira, Amerika’da F-35 konusunu bizler yalnız Sayın Donald Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti. Bize bu hayal kırıklığını Cumhuriyetçiler de yaşattı, Demokratlar da. Artık yeni süreçte bunun sürüp sürmeyeceğini göreceğiz. 1 milyar 450 milyon dolar alacağımız var. Bu o denli bu türlü bir sayı değil. Tahsil etme noktasında da adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Kasım seçiminin sonucu ne getirecek ne götürecek? Bunu da görmemiz lazım. Bizler bu işin sonucunda temennim odur ki Türkiye-ABD ortasındaki alakaları de buna nazaran tekrar teraziye koyacağız. Umarız sonuç güzel olur.
İÇ CEPHE KIZIL ELMAMIZ: (30 Ağustos konuşmasındaki ‘iç cephe’ vurgusu) İç cephe bizi biz yapan bedellerdir. Biz birebir şeye sevinme, tıpkı şeye üzülme, tıpkı şiirde duygulanma, tıpkı marşta göğsümüzün kabarabilmesi halini daima birlikte yaşamalıyız. Bütün bunlarla bir arada iç cephe amaçlarımız, bizim ‘Kızıl Elma’mızdır. 30 Ağustos konuşmamda yüklü olarak bunun üzerinde durdum. Bizi o amaçlardan vazgeçirmeye, yılgınlığa düşürmeye, usandırıp ümitsizlik girdabına sürüklemeye çalışanlar, işte o iç cepheyi gaye alıyor. Biz o iç cepheyi çökerttirmeyiz. Orada çok kararlıyız. Bütün bunlarla bir arada şunu bir kere demeliyiz. Zorluk mu var, aşarız. Sorun mu var, çözeriz. Istırap mı var, birlikte üstesinden geliriz. Düştük mü, birbirimize tutunur tekrar kalkarız. Renklerimiz, halimiz farklı olabilir ancak bir ortaya gelir en eşsiz motifi oluştururuz. İşte iç cephemizi çökertmeyi amaçlayanların odaklandığı yer bu ruh. Bu ruhu paramparça etmeye çalışıyorlar. Bir daha birbirimize tutunmayalım. Kendi kapsüllerimizde herkesten farklı köşelerde ömür tüketip, yok olalım istiyorlar. Biz bunlara bu fırsatı da mutlaka vermeyeceğiz.
YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI:
İLK DÖRT UNSURLA DEĞİL, DARBECİ ZİHNİYETLE SORUNUMUZ VAR
ÇEKİNMEMELİYİZ: (Yeni anayasa) Muhalefetin başta birinci dört husus olmak üzere, bu hususlarda rastgele bir ciddiyeti kelam konusu değil. Türkiye’yi geleceğe, çağın gereklerine uygun, sivil, kapsayıcı, özgürlükçü yeni bir anayasa ortaya koymadan hazırlayamayız. Hiç de çekinmemeliyiz. 45-50 yıl öncesinin bakış açısıyla, üstelik darbeciler tarafından kaleme alınmış, yamalı bohçaya dönmüş bir anayasa ile bu değişime ayak uydurmak mümkün değil. Mevzuyu birinci dört maddeye sıkıştırmadan, ‘Biz nasıl bir anayasa yapmalıyız?’ sorusuna odaklanmalıyız. Bizim Anayasa’nın birinci dört unsuruyla rastgele bir meselemiz kelam konusu değil. Anayasa’nın satırları ortasında dolaşan darbeci zihniyetle sorunumuz var. Cumhur İttifakı olarak MHP hazırlıklarını yaptı. Biz de yaptık. Bu hazırlıkları birbiriyle bütünleştirerek yolumuza devam edeceğiz.
TEĞMENLERİN TARTIŞILAN YEMİNİ
‘CEZA ALMALARINI TEMİN EDECEĞİZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teğmenlerin mezuniyet törenindeki andıyla ilgili de şunları söyledi: “Bu sıkıntı birkaç kendini bilmezin ne yazık ki ortaya koyduğu bir karmaşaydı. Şu anda gerek Ulusal Savunma Üniversitesi, gerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı, gerekse Ulusal Savunma Bakanımız, müşterek çalışmalarını sürdürüyorlar ve bu işin içerisindekiler kimlerse bunların hak ettikleri cezayı almasını temin edeceğiz. Burası kendini bilmezlerin at oynattığı bir meydan değil. En kısa vakitte bu işi sonuca ulaştıracağız.”
NEW YORK’TA AĞIR DİPLOMASİ TRAFİĞİ
ABD’deki temaslarını tamamlamasının akabinde yurda dönen Erdoğan, New York’ta birçok önderle ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a, kendi imzasını taşıyan “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli kitabı ikram eden Erdoğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Khan’a da, İsrail’in Gazze’de işlediği cürümleri tüm açıklığıyla ortaya koyan “Kanıt” ve “Tanık” kitaplarını teslim etti.